Meme Dikleştirme ve Büyütme Ameliyatı Ne Zaman Ayrı Yapılır?

Doğum, emzirme veya ciddi kilo kaybı sonrası memelerde hem sarkma hem de hacim kaybı yaşanması (içi boşalma) son derece yaygındır. Bu iki sorunu aynı anda çözmenin en etkili yolu ise Meme Dikleştirme (Mastopeksi) ve Meme Büyütme (Protez) ameliyatlarının kombine edilmesidir. Bu kombine ameliyat, tek bir anestezi altında hastaya hem dik hem de dolgun memeler kazandırarak mükemmel sonuçlar sunar. Ancak, her hasta bu kombine ameliyat için ideal bir aday mıdır?
"Augmentasyon-Mastopeksi" olarak da bilinen bu işlemin aynı anda yapılmasının riskli olduğu durumlar var mıdır?
Evet, vardır. Plastik cerrahide hasta güvenliği her zaman estetik hedeflerin önündedir. Bazı durumlarda, özellikle memedeki sarkma derecesi çok ileri seviyede ise, her iki işlemi aynı anda yapmak, memenin en hassas bölgesi olan meme başı (areola kompleksi) kan dolaşımını tehlikeye atabilir.
Bu yazıda, Plastik Cerrah Doç. Dr. Yalçın Bayram'ın uzman bakış açısıyla, meme dikleştirme ve büyütme ameliyatının hangi durumlarda aynı anda yapılmadığını, bu riskin önceden nasıl tespit edildiğini, böyle bir durumda nasıl bir cerrahi yol izlendiğini ve bu ameliyatın en korkulan komplikasyonlarından biri olan meme başı nekrozu riskini detaylı ele alacağız.
Meme Dikleştirme ve Büyütme Ameliyatı Neden Ayrı Seanslara Bölünür?
Bu kombine ameliyattaki temel zorluk, cerrahın aynı anda iki farklı ve zıt yönlü işlem yapmasıdır:
-
Dikleştirme (Mastopeksi): Meme başını yukarı taşımak ve fazla deriyi çıkarmak için meme dokusunun "kaldırılması" gerekir. Bu işlem, meme başını besleyen kan damarlarının bir kısmıyla olan bağlantıyı mecburen zayıflatır.
-
Büyütme (Augmentasyon): Protezi yerleştirmek için meme dokusunun altında bir "cep" açılması gerekir. Bu işlem de meme dokusunu alttaki göğüs duvarından ayırarak kan dolaşımını bir miktar daha zorlar.
Çoğu hastada, meme başının kan dolaşımı bu iki işlemi aynı anda kaldırabilecek kadar güçlüdür. Ancak bazı hastalarda, bu iki cerrahi travmayı aynı anda uygulamak, meme başının yeterince kan alamamasına ve doku kaybına (nekroz) yol açabilir.
Cerrah, hasta güvenliğini riske atmamak için, meme başı kan dolaşımının kritik düzeyde olduğunu öngördüğü hastalarda bu ameliyatı tek seferde yapmayı tercih etmez.
Riskli Durum: İleri Derecede Meme Sarkması (Ptozis)
Peki, hangi hastalar bu risk grubundadır? Bunu belirleyen en önemli faktörün, meme sarkmasının derecesi (ptozis) olduğunu söyleyebiliriz.
Tıbbi olarak sarkma dereceleri, meme başının (nipple) meme altı kıvrımına (inframamarian fold) göre konumuyla belirlenir:
-
Hafif Sarkma (Grade 1): Meme başı kıvrım hizasındadır.
-
Orta Sarkma (Grade 2): Meme başı kıvrımın altındadır, ancak memenin en alt noktasından daha yukarıdadır.
-
İleri Sarkma (Grade 3): Meme başı kıvrımın çok altındadır ve memenin en alt noktasındadır (aşağı bakar).
Kombine ameliyat için en yüksek risk grubu, genellikle ileri derecede (Grade 3) sarkması olan hastalardır. Çünkü bu durumda, cerrahın meme başını olması gereken ideal pozisyona (çok daha yukarıya) taşıması gerekir. Meme başını bu kadar uzağa taşımak, onu besleyen kan damarlarının aşırı gerilmesine veya hasar görmesine neden olabilir. Bu zaten riskli olan işleme bir de protez ekleyerek doku altındaki basıncı artırmak, nekroz riskini ciddi oranda yükseltir.
Meme Büyütme ve Dikleştirme Ameliyatı İçin Riski Önceden Tespit Etmek Mümkün müdür?
Evet, bu riski önceden tespit etmek büyük ölçüde mümkündür ve cerrahın tecrübesi burada devreye girer. Cerrah, ameliyat öncesi yaptığı detaylı fiziksel muayene sırasında bu riski dikkatle değerlendirir:
-
Sarkma Derecesinin Ölçümü: Meme başının mevcut konumu ile olması gereken ideal konum arasındaki mesafe ölçülür. Bu ölçümler diğer risk faktörleri ile birlikte değerlendirilmelidir.
-
Önceki Meme Ameliyatları: Daha önce geçirilmiş meme ameliyatları dokunun kanlanmasını olumsuz etkiler ve riski artırır.
-
Hastanın Alışkanlıkları: Sigara kullanımı, kan damarlarını büzerek kan dolaşımını ciddi şekilde bozan en önemli risk faktörüdür. İleri derecede sarkması olan ve aktif sigara içen bir hastada kombine ameliyat yapmak son derece risklidir.
-
İstenen Protez Büyüklüğü: Çok büyük bir meme protezi istemek, zaten gerilmiş olan meme dokusunun üzerindeki baskıyı ve gerilimi daha da artırarak kan dolaşımını bozabilir.
-
Eşlik Eden Hastalıklar: Eşlik eden diyabet ve periferik damar hastalıkları gibi cilt perfüzyonunu bozan ve yara iyileşmesini geciktiren hastalıklar riski artırır.
Eğer cerrah, muayene sonucunda bu faktörlerin bir araya gelerek meme başı kan dolaşımı için yüksek risk oluşturduğunu tespit ederse, hastasına iki ameliyatı aynı anda yapmayı önermez.
Yüksek Riskli Durumlarda Nasıl Bir Cerrahi Yol İzlenmelidir? (Aşamalı Planlama)
Hasta güvenliği için risk almak yerine, cerrahi plan iki aşamaya bölünür. Bu yaklaşım, her iki ameliyatın da en güvenli ve en iyi estetik sonuçla yapılmasını sağlar:
1. Aşama: Meme Dikleştirme Ameliyatı (Mastopeksi)
-
İlk ameliyatta sadece Meme Dikleştirme işlemi yapılır.
-
Fazla deri çıkarılır, meme dokusu toparlanır ve en önemlisi meme başı olması gereken ideal pozisyona taşınır.
-
Protez konulmadığı için doku üzerindeki gerginlik minimumda tutulur.
-
Meme başının yeni yerine tam olarak adapte olması ve kan dolaşımının stabilize olması için beklenir.
2. Aşama: Meme Büyütme Ameliyatı (Protez Yerleştirme)
-
İlk ameliyattan en az 3 ila 6 ay sonra, meme dokusu tamamen iyileştiğinde ve meme başının kan dolaşımı güvenceye alındığında ikinci ve daha basit bir ameliyat planlanır.
-
Bu ikinci seansta, genellikle eski dikleştirme izleri üzerinden girilerek (yeni bir iz yaratmadan) meme protezi kas altına veya uygun plana yerleştirilir.
Bu aşamalı yaklaşımda, tek seanslı ameliyata göre süreç uzasa da, komplikasyon riski neredeyse sıfıra iner ve hastanın sağlığı korunur.
Meme Başı Nekrozu Nedir ve Tedavisi Nasıl Olur?
Meme Başı Nekrozu, meme dikleştirme ameliyatlarının en ciddi ancak nadir görülen komplikasyonudur. Meme başına (areola kompleksi) yeterli kan gitmemesi sonucu o bölgedeki dokunun canlılığını kaybetmesi ve ölmesi anlamına gelir.
-
Neden Olur? Genellikle ileri derecede sarkması olan, sigara içen veya diyabet gibi dolaşım bozukluğu olan hastalarda, cerrahi sırasında kan akışının bozulmasıyla meydana gelir. İki ameliyatı (dikleştirme ve büyütme) aynı anda yapmak, bu riski artırabilen faktörlerden biridir.
-
Belirtileri Nelerdir? Ameliyattan sonraki ilk günlerde meme başında normal morarmadan farklı olarak koyu mavi, mor veya siyaha dönen renk değişikliği, bölgede soğukluk ve his kaybı ile kendini belli eder.
-
Ne Anlam İfade Eder? Meme süt verme özelliğini kaybeder ve meme başının kendine özgü hissiyatı tamamen kaybolur
-
Tedavisi Nasıl Olur?
-
Erken Müdahale: Tecrübeli bir cerrah, bu durumu ameliyat sonrası erken kontrollerde fark eder. Kan akışını artırmak için özel pansumanlar, medikal tedaviler (ilaçlar, hiperbarik oksijen tedavisi) derhal başlatılır.
-
Sınırlı Nekroz (Yüzeysel): Eğer nekroz sadece yüzeysel ise, bu bölge zamanla kabuklanır ve altında yeni bir deri dokusu oluşur. İyileşme tamamlandığında, renk açılması veya hafif bir doku kaybı olabilir.
-
Tam Kat Nekroz (Derin): Eğer meme başı veya areolanın tamamı canlılığını kaybetmişse, bu ölü dokunun cerrahi olarak temizlenmesi (debridman) gerekir.
-
Rekonstrüksiyon (Yeniden Yapım): Yara tamamen iyileştikten aylar sonra, kaybedilen meme başını ve areolayı yeniden oluşturmak için ikincil bir onarım ameliyatı (rekonstrüksiyon) gerekir. Bu işlemde genellikle bölgedeki deriden yeni bir meme başı yapılır ve medikal dövme (tatuaj) ile areola rengi yeniden oluşturulur.
Özetle; Kombine Meme Dikleştirme ve Büyütme Ameliyatları çoğu hasta için güvenli ve etkili olsa da, ileri derecede sarkması olan veya yüksek risk faktörleri (özellikle sigara) taşıyan hastalarda bu iki işlemi ayırmak hayati önem taşır. Bu kararı, sizi muayene eden ve risklerinizi analiz eden tecrübeli bir plastik cerrah vermelidir. Hasta güvenliği her zaman önceliklidir.